New York Gezilerimiz...







NYC son iki senedir yaz tatilimizde nereye gidelim diye dusunmeden birden bire kendimizi havaalaninda buldugumuz sahane sehir. Hayat boyu surekli filmlerde gordugum bu sehre gitmeyi hicbir zaman aklima getirmemistim. Hatta ne yalan soyleyeyim cok istekli de gitmemistim ama gittigim zaman anladimki buraya daha cok defalar ugrayacagiz.
'NYC ne Avrupa sehirlerine ne de Amerikanin diger yerlerine benziyor' demisti bir arkadasim. Sehri gorene kadar ne demek istedigini pek anlamamistim acikcasi. Ama ozellikle Manhattan'a geldiginizde soyle bir basinizi kaldirip o koskoca binalara bakiyorsunuz ve evet diyorsunuz burasi baska hicbir yere benzemiyor. Daha ilk gunden NYC'yi cok sevdim ama ayni Istanbul gibi insani yoran, gun sonunda bitap dustugunu hissettiren ve sanki bir rodeo ati gibi sizi hep yipratarak uzerinden atmaya calisan bir sehir... Cok mu karisik oldu? Biraz aciklayayim o halde, sicak bir gunde sokaklarinda asfalttan alev cikarken, insanlar sanki uzerinize uzerinize yururken yada trafik kilit bir halde onunuzde birsuru kirmizi farlari parlayan araclara bakip sikintiyla gokyuzu aramak icin basinizi gokyuzune kaldirdiginizda hissedeceginiz turde bir yorulma ve yipranma bu. O nedenledir ki sadece tatillerde dayanabilirim kendisine. Orada yasamak ayni Istanbul'da yasamak gibi 'savasmak' demek benim icin. Ama tabiki bu sehrin de seveni cok. Gidip de donmek istemeyen, dondugunde uzulen, biran evvel tekrar gitmek isteyen...
Neyse lafi fazlaca uzattim, simdi turist olarak NYC'ye gidenlere yardimci olacak bilgilere gecme zamani geldi.

Oncelikle, bana NYC'ye gelmeden once bir arkadasimin onerdigi gibi ilk gunden bir tur bileti almanizi tavsiye ederim. Ustu acik otobuslerle sehir turu yapan birden fazla sirket var. Aralarinda cok fark oldugunu sanmiyorum. Bizim aldigimiz paketin icerisinde bircok turistik mekana girislerde indirim, bedava girisler ve Brooklyn turu vardi. Bu otobuslerin isleyisi su sekilde oluyor, belirli duraklar var ayni guzergahta surekli ring seferler yaparken bu duraklarda yolcu alip indiriyorlar. Her otobuste bir de rehber var size onunden gectiginiz binalari yada onemli yerleri hikayelerle anlatiyorlar. Bir turist gozuyle daha dogrusu Turkiye'de yada Avrupa'da gezmeye alismis bir turist gozuyle bakarsaniz koskoca gokdelenlerin tarihleri, binalarda hangi unlulerin oturdugu sizi cok buyulemeyebilir ama bu turlarin en buyuk faydasi sehri biraz yuksekten gezerek azicik da olsa tanimanizi sagliyor. Binalar o kadar gorkemli ve insanlar o kadar cok ki yaya gezerken etrafa bakma firsatiniz pek olmuyor. Alternatif ulasim araclarinin otobus ve metro oldugunu dusunursek ilk etapta nereye nasil giderimle ugrasmamis olursunuz zira bu otobusler bircok yerden geciyor.

ilk gunlerinizde bu sekilde bir tur yapacaginizi varsayarak onemli yerleri asagida siraliyorum. Tabiki Ozgurluk heykelini de gormek isterseniz o da ayri bir tur.

Grimaldi's ve Brooklyn

Otobusle Brooklyn turu 1-2 saat suruyordu yanlis hatirlamiyorsam. Ama hic durmuyor,indi-bindi yapmiyor. O nedenle eger bir de kendim gideyim goreyim, kopruden bir yuruyerek geceyim derseniz, ki bence mutlaka demelisiniz, size cok basarili bir pizzaci onerecegim. Tabiki Newyork'un bence binalari kadar abarti olan birseyi de zengin mutfak yelpazesi ve porsiyonlar. Binalar gibi onlar da azman boyutlarda!
Grimaldi's Brooklyn koprusunun alt tarafindaki Dombo denen bolgedeki unlu bir Italyan pizzacisi. Nasil buluruz derseniz koprunun alt tarafinda resimdeki panoda parmaklanmaktan rengi acilmis nokta iste tam da orasi! Unlu derken oyle boyle unlu degil. Mekana haftaici haftasonu demeden 45 dakika kuyrukta beklemeden girilemiyor. Her milletten insan kaldirim boyunca inci gibi diziliyor ve sabirla bekliyor. Arada bir kendisinin Grimaldi beyfendi oldugunu tahmin ettigimiz tombis bir italyan kuyruk boyunca yuruyup gulumseyerek size bakiyor ve 'you will wait 45 min.' diyerek tanrinin bildigini kuldan saklamiyor. Ha bu arada hemen yanindaki baska bir restaurant sinek avliyor. Bu sabirli bekleyisin sonunda, kapidaki gorevli size gel isareti yapinca kosa kosa mis gibi pizza kokan gayet mutevazi sekilde bir klasik italyan pizzacisi olarak dosenmis restauranta adim atiyorsunuz. Kirmizi beyaz kareli ortuler, ahsap sandalyeli masada yerinizi alip saginizdaki solunuzdaki ne yiyor diye bakmaya basliyorsunuz. Pizza geldiginde de beklediginize degdigini goruyorsunuz. Pizza seciminize karismiyorum, yorum yapmiyorum, secim sizin. Biz resimdekini denemistik, adini hatirlamiyorum ama kocaman geldigini soyleyebilirim. Uzerinde italyan sucuklari ve kuru domates vardi sanirim.
Pizzanizi yedikten sonra sokagin devaminda Newyork manzarasinin tadini cikartarak yuruyebilirsiniz. Hemen kosedeki cafede yada banklarda oturabilir yada benim gibi tripodsuz karanlikta fotograf cekecegim diye inat edip anca boyle flu pozlar yakalayabilirsiniz. Japonlar gibi foto cekiyorum dediysem tripod da tasiyacak kadar deli degilim demistim iyi halt etmisim. Makinayi titrettigim icin alacakaranlik kusagi gibi fotolar var elimde simdi.
Unutmadan, bir sekilde gun batarken oralarda olursaniz manzara cok daha keyif verici olacaktir.



West Side- High Way
Diger bir manzarali yer de burasi. Aksamuzeri millet sahilde kosup spor yapa dursun siz gun batimini buradan izleyin. Bence Nyc nin huzurlu koselerinden birisidir.


Iyi hamburgerciler
NYC'ye gitmisken hamburger denemeleri yapmadan olmaz. How I Met Your Mother'in bir bolumunde NYC'deki en guzel hamburgerciyi bulmaya calisiyorlardi, ugrastiklari kadar var. Ben ilkini Burger Heaven da yedim . Neredeyse 1 litrelik koskoca bardaklarda kolalari, devasa kayik tabakta gelen bol patatesli yuksek burgerleriyle hemen kalbimi fethetti.
http://burgerheaven.com/

Ama megersem en iyisi orasi degilmis. NYC'de bir yerin en iyisi olup olmadigini kapida beklediginiz kuyruk suresiyle olcebilirsiniz. Burger Heaven'dan sonra iste oyle bir tecrube yasadik.
Le Parker Meridien  otelinin icerisinde bulunan Burger Joint'te yaklasik 20 dakika bekleyerek kavustuk burgerlerimize. Otelin icerisinde, kalin, bordo kadife bir perdeyle ayrilmis olan kisima gizlenmis bu minik hamburgerci gercekten size beklediginiz gibi bir ziyafet veriyor. Zaten kucuk olan mekanin ortasindaki mutfakta rasta sacli, renkli bereli seker insanlar hazirliyorlar burgerleri. Oyle kocaman degiller ama cok lezzettliler. Self service oldugu icin once totonuzu koyacak bir yer buluyor sonra da yemeginizi aliyorsunuz.
http://www.parkermeridien.com/eat4.php

Ayrica Cheese Cake factory' inn heresy oldugu gibe hamburger de on numara. Yalniz biz dustugumuz yanilgiya dusup mini burger tabagini kucuk birsey sanip, baslangic olarak siparis etmeyin. Hic de oyle mini falan degiller!

En iyi kahvaltilar











Amerika'nin mutfak anlayisini Avrupa'dan ayiran en onemli sey -porsiyon buyukluklerinden sonra tabiki!- kahvalti aliskanligi.  Bunun bence baslica nedeni Bagel yeme aliskanliklari ve fransiz restaurantlariyla daha da renklenen yumurtali kahvalti, krepli menulerinin patatesle birlesimi. Dolayisiyla Pastis, Sarabeth's gibi restaurantlar ve sabah saatlerinden itibaren Bagel yapan dukkanlari sayesinde gayet besleyini kahvalti menuleri olusmus durumda. Bagel icin benim bildigim en iyilerinden birisi Daniel's Bagels.  Ayni bizdeki sarkutericiler gibi buzdolabinda cesit cesit sarkuteri urunu ve krem peynirler hatta


ustune bir de balik bulunduran dukkanda dilediginiz tipte bagel ekmeginden icine istediginiz malzemeyi koydurarak size ozel bagelinizi yaptiriyorsunuz. Resimden buyuklugu pek anlasilmasa da inanilmaz kocamanlar. Bir taneyi tek basiniza yediginizde aksama kadar
acikmamaniz garanti. Yaninda da guzel bir filtre kahve veriyorlarki sormayin gitsin. Zaten Amerika'da kotu kahve diye birsey yok nereye gitseniz filtre kahve surahisiyle masaya servis ettikleri kahvelerin hepsi muhtesemdi. Londra'da en kil oldugum sey hicbiryerde filtre kahve olmamasi. Espresso'ya su ekleyip 'Americano' diye veriyorlar.
Pastis ve Sarabeth's e geri donersek  daha cok kahvalti icin tercih ediliyorlar. Ne zaman gitsek hepsi tiklim tiklim oluyorlar. Ikisi de cok benzer menulere sahip olmalarina ragmen ben ozellikle Meetmarket'taki Pastisi ayri bir severim. Hem ortami hem calisanlari hem de yiycekleri sunumlarina bayilmistim ilk gittigimde. Sarabeths biraz daha concon ve soguk geldi bana nedense.
http://www.pastisny.com/
http://www.sarabeth.com/





Cupcake olayi



Amerika icin gercekten cupcake bir olay. Nyc'ye ilk gelisimizde esten dosttan aldigimiz restaurant listelerinde hep Magnolia bakery vardi. Izleyenler hatirlar Sex and the City'nin bir bolumunde vardi. Eger giderseniz Red Velvet' i deneyin mutlaka.
http://www.magnoliabakery.com/home.php







Frozen Yogurt
Aslinda frozen yogurt cok ozel birsey degil ama tek bir yerdeki muhtesem guzel. Bloomengdales'in icerisindeki Forty Carrots' u tek gecerim. Ozellikle, NYC geziniz yaz donemine denk geldiyse, sicaktan bunaldiginizda kendinizi Bloomengdales'daki bu frozen yogurtcuya atabilirsiniz. Small, Medium ve Larger olarak 3 boyu var. Tabiki small olani bile gayet doyurucu.
http://www.fortycarrots.com/

Degisik Mutfaklar
-Japon
Yani gittik denedik de iyi mi ettik orasi supheli. Dost sohbetlerinde anlatacak animiz oldu en azindan diyerek teselli buluyorum. Neden derseniz, hepsi benim yuzumden. Elin japon garsonuna sushiden baska birsey denemek istiyoruz ne onerirsiniz dedik. Adam muhtemelen bize kendi favori yemegini onerdi ama dogma buyume japonistanli arkadasin tavsiyesi bizim gibi raki balik kulturuyle yetismis bunyeye uymadi, yine de ikina sikina yedik jole icinde gelen cig yilan baligini!
Onun disinda yediklerimiz gayet guzeldi. Yani en azindan pismislerdi. Joleleri yoktu.

Istakoz ve Diger deniz urunleri




Valla istakoz denenecekse Amerika'da denenecek. Ebat olarak buyugu makbul olan bu meretin bence en guzeli burada. Istakoz yemeyi kafamizda koymustuk ama gelmeden once arastirdigimiz yerlere gidecek halimiz yoktu. Mecbur gittik resepsiyona sorduk. Meger cok guzel bir istakoz restauranti varmis birkac blok otede. Bu arada bilmem filmlerde bilmemkac blok falan derlerdi de anlamazdim bisi. Meger lego gibi yapmislar memleketi, bloklara bolunmus koca binalar ve cetvelle cizmisler gibi yollar bloklari kesiyor. O nedenle bir adres bulmak cok kolay. Tabi yine de benim gibi yon duygusu sifir olana zor. Her neyse, istakoz olayina geri donersek; ilk istakoz tecrubemi yasayacagim restauranta girerken kafamda hep fakir ama gururlu genc kizin ilk sosyetik yemek deneyiminde karsisina cikan ve istakozun bir parcasinin havada ucup yan masadaki adamin kafasina yapistigi sahneler geldi aklima. Ya basaramazsam dedim kendi kendime. Menude farkli olculerde istakozlar ve baska deniz canlilarindan olusan guzel yemekler var. Biz baslangic olarak istridye ve karides siparis ettik , devaminda da bir istakoz soyledik. Ardindan siparisler gelene kadar sagda soldaki masalarda istakoz yiyenleri izlemeye basladim. Istakoz gelene kadar olayi cozmustuk: 'elinize size verilen kerpeteni aliyor ve Allah ne verdiyse girisiyordunuz!' Evet, iste bizden bunca yil sir gibi saklanan buymus meger.  Once catalinizla aciktaki yerleri havali havali yiyorsunuz sonra da onunuze takilan onlugun de verdigi rahatlikla basliyorsunuz istakoz sen mi buyuksun ben mi diyerek yumulmaya. Zaten siz kendinize guvenere istakoza girisince goruntu ister istemez tecrubeliymis izlenimi veriyor aman diyeyim cekimser kalmayin istakoz karsisinda! Neticede tadi guzel. Ben denizden babam ciksa yerim ama joleli yilan baligi olmadikca diyorum, o yuzden de severim kendisini. Istakozla ilgili tek problem bazi insanlara alerji yapabilmesi. Bu tarz bir bunyeniz varsa kendinizi dunyanin obur ucunda boyle bir sinava sokmayin bence. Yedikten sonra tatli falan yiyemiyor hem istakozla savasmanin yorgunlugu hem de fazla protein yuklemesinden dolayi oldugunuz yere yigiliyorsunuz.


http://franciscoscentrovasco.com/


Jazz yapma Jazz yapma!

Siz de benim gibi Jazz ve Blues meraklisiysaniz NYC'ye kadar gelip de canli performans izlemeden donmeyin. Bunun icin dogru mekani bulmak cok muhim.  Biz 9. avenuede cok unlu bir bara gitmistk. Alt kata indiginizde koseye yigilmis sandalyelerden birini alip istediginiz yere oturuyorsunuz. Isin enteresan yani herkes gelip de bar tika basa doldugu zaman icerisi bar degil bir tiyatroya benziyor. Sahne ve onunde uzanan sira sira dizilmis sandalyeler...Surekli cikan bir grup yok hep farkli farkli ama cok iyi caz yapan sanatcilar cikiyor sahneye.
http://www.smallsjazzclub.com/

Bir diger mekan da Tribeca'da barlarin oldugu sokaktaydi.4 erkekten olusan bir Blues grubu caliyordu mekanda. Dedigim gibi cadde uzerinde ve girisine disaridan bir merdivenle cikilan bir bardi.
http://www.terrablues.com/


Eataly
http://eatalyny.com/the-market

NYC'ye ikinci gidisimizde acilmisti burasi. Oyle sevdik oyle bayildikki neredeyse her aksam uzeri otelimize donerken ugrayip birer kadeh sarapla guzel peynirlerinden yemeyi ihmal etmedik.
'Necidir? Ne menem birseydir?' derseniz eger burasi kapali bir carsi olarak dizayn edilmis, icinde hem farkli farkli restaurantlar hem de alip evde pisirebileceginiz tarz italyan urunleri satan bir market var. Italyan mutfaginda giren herseyi burada cig yada pismis halde bulmaniz mumkun. Cesit cesit peynirler, saraplar, deniz mahsulleri,pizzalar, makarnalar, tatlilar kisaca ne ararsaniz var. Eger sarap peynir yemek isterseniz tam ortasindaki yuksek bar sandalyelerine otorup etrafa baka baka keyifle sarabinizi yudumlyorsunuz. Mutfaga bakan bar sandalyelerinde oturup ascilari izleyerek deniz mahsullerini tadabilir yada marketin hemen yanindaki restaurantta pizza ve makarnalarini deneyebilirsiniz. Tam giriste de kahveler ve binbir cesit tatli ve dondurmalari var. Kisaca italyanlarin o keyfe duskun ruhlarini yansitan ve ozellikle is cikisi NYC lilerin ugrak yeri olan son derece ozgun bir ortama sahip on numara bir mekan....


Eatly 4500 metrekarelik bir alani kapliyor, sahipleri 3 italyan. Makarnalar, saraplar, peynirler Italya'dan geliyor. Calisanlarin buyuk bir kismi Italya'da dogmus ve yiyeceklerle ilgili tum sorulariniza uzun uzun cevap verebilecek bilgiye sahipler. Sebze kasabi diye bir kisim var, aldiginiz sebzeyi istediginiz sekilde ve ucretsiz olarak dogruyorlar, eger dilerseniz size en guzel nasil pisirebilirsiniz onu da tarif ediyorlar. Iceride sadece yiyecek degil, leziz italyan yemekleri yapabilmeniz icin gerekli olabilecek mutfak arac gerecleri de bulunuyor. Tramisulari ekstra guzel, peynirleri cesit cesit ayrica peynir tabagi ile beraber gelen bir marmelad varki bayildimmmm.


Müzikal Şart!
NYC'ye kadar gelmisken bir muzikale gitmemek olmaz. Hem bilet bulmak da oyle zor degil. Time Square'deki koccamaaaan ticket center'da ogleden sonra o aksamki oyunlara bilet satisi oluyor. Azicik kuyruga girip siraniz gelince oncelik siraniza gore oyunlari sayip biletinizi alin. Biz Chicago'ya gittik. Benim cok sevdigim bir muzikaldir. Butun gun hayvanat bahcesini gezip donuste de 2 saat sonrasindaki oyuna bilet bulup uzerimizde sort ve sirt cantalarimizla neredeyse sahnenin hemen onunden keyifle izledik oyunu. O gun bulamasak bir ertesi gun tekrar deneyecektik sansimizi. Yılmak yok, brodwayde bir muzikal izlemeden NYC'ye gittim denilmezki!









devam edecek...

2 yorum: