deniz,
kayaliklar, agaclar,
dalgalar ve
esen ilik ruzgarla gelen huzur
Bence tatil budur. Bunlar yoksa olsa olsa seyahattir o. Tatil dediğin, bedeni sahile demirleyip şalterleri indirmektir bana göre. Bütün bir kış yorulan zihni sadece 'şimdi yüzsem mi yoksa uyusam mi?' ile mesgul ederek dinlendirmek, gölgede kitap okuyarak zihin teknesinin üzerini kaplayan kirleri temizlemek, nazikçe zımparalamak sonra denize nazir yemeklerle, batan güneşe nazir guzel sohbetlerle parlatmak, cilalamaktır. Tatilde yorulmaz insan. Zihni dinlenir, bedeni uyanır, yüzdükçe gençleşir, enerji depolar. Diyorum ya bunlar yoksa tatil olmaz onun adı, olsa olsa seyahat olur.
Ama bir şartı vardır bu tatil işinin, çok uzun sürmemelidir. Uzarsa eger, tembellik olur onun adı. Gençleşen dinlenen vücut mayışır. Rutine alışır. 3 Haftadan sonrasında keyif olmaz artik hep aynılaşır.
Benim tatil reçetem budur.
Doğaya hayranlık duyarak, gördüklerime şükrederek içimi ısıtarak geçiriyorum günlerimi tatilde. Bu tatilde kışa hazirladığımız erik marmeladı gibi, önce dalından topladım yeni kararlarımı, geçmiş seneki tecrübelerim ile tatlandırdım, harmanladim kısık ateşte, sonra, soğuttum sabırla. Kavanozlara doldurdum koydum çantama egenin ekşi eriğinin marmeladını.
Az daha bekle Londra...Enerjimi depoladim, geliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder