25 Ekim 2018 Perşembe

Şekersiz hayatım!


Bundan bir sene önce, henüz Türkiye'de iken şu meşhuuur pi serisinin yazarı Azra Kohen'in Aeden isimli kitabını okudum. Kitabın ana konusundan bağımsız şeker yeme ile ilgili birkaç vurucu cümle kafamda bazı soru işaretleri yarattı. Şimdi diyeceksiniz ki alt tarafı kurgulanmış bir roman, gerçek hayatı etkileyecek ne yazıyor olabilir hatta belki o kitabı okumuş olanlardan "Hadi ya böyle birşey mi geçiyordu kitapta" diyenler bile çıkacaktır. Ne diyeyim sanattan herkes payına düşeni anlıyor bana da bu kaldı demekki. Böylece şekeri yememeye daha doğrusu az yemeye başladım. Burada dev gibi bir parantez açayım; ben tatlıya ölümüne düşkün bir insan(d)ım. Her türlüsünü yer(d)im. Neyse çok da kesin çizgileri olan bir niyetle değil ama yemesem iyi olur diyerek bir adım attım. Ardından bir arkadaşımla bu konuyu konuşunca bana bir belgesel önerdi. Bir genç adamın uzun süre şeker yemeyip sadece bu filmde etkilerini göstererek bir farkındalık yaratmak amacıyla hergün bir insanın ortalama bir günde aldığı şeker miktarını alıp organlarında oluşan değişiklikleri anlattığı bir film. Sonradan anladığım şu ki, bu filmi izleyince kiminde hiç bir etki uyandırmıyor, kimi etkilenip şekeri bırakıyor ama bir süre sonra -devamı zor bir karar olduğundan olsa gerek- yeniden yemeye başlıyor ve üçüncü grup benim gibi bırakan ve yeniden başlamadan beslenme tarzını buna göre yeniden şekillendirenler. Bu bir sene süresinde tatillerde bozduğum zamanlar dışında neredeyse hiç rafine şeker tüketmedim. Son bir aydır beyaz ekmekle de yollarımı ayırdım.

Beslenme şeklimle ilgili detaylara girmeden önce insanların, ama alkol alıyor musun? ama içinde şeker olan bir yemeği yemiyor musun (dışarıda bir lokantada) meyvede de şeker var, hurma mı yiyorsun o da şekerli! gibi eleştrilerine kulak tıkadım. Beslenme konusunda alınan kararların kişilerin kendi sınırlarına göre şekillendiğini düşünüyorum. Vegan olabilecek kadar katı bir yaklaşımınız olmayabilir ama kendinizi iyi hissettiğiniz şekilde beslenebilirsiniz. Bu kararların bir sözleşmeye bağlıymış gibi yazılı olmayan kurallara bağlatılmaya çalışılmasını gereksiz ve de saçma buluyorum. Hayat kalitenizi yükseltecek, size kendinizi iyi hissettirecek kararlar alıp onları uygulayabilir, dilediğiniz gibi esnetebilir, hazır olduğunuzda yeni adımlar da atabilirsiniz. Nitekim benim de öyle oldu...

Şekeri bırakmadan önceki "BEN"den bahsetmem gerekirse, tatlı ile aram şöyle idi,

*her yemekten sonra mutlaka tatlı tüketmek
*az meyve tüketmek
*depresyon, moral bozukluğu durumlarında nutella kavanozuna sarılarak yaşamak.
*her filtre kahve yanına tatlı, her Türk kahvesi yanına lokum, çikolata, her çay yanına bol hamurişi aramak

Dolayısıyla bir akşam, karnım tok sırtım pekken aldığım şekeri bırakma kararımda yukarıdaki alışkanlıkların da bırakılması gerekiyordu. Öyle mi gerçekten de?

Artık yapmayacağım dediğimiz alışkanlıklar üstelik de uzun bir süredir hayatımızda iseler, şöyle düşünün, evliyseniz eşinizi, belki arkadaşlarınızın çoğunu tanımadan dahi önceden gelen bir alışkanlık ise onu tamamen bırakıp yerindeki kocaman boşlukla yaşamayı öğrenmek çok kolay değil. Kendinizi buna zorlamak çok akıl kârı da değil. Bu yüzden ben tatlı yeme alışkanlığımı başlarda hurma (sayısının 2-3 ü geçmemesi) ve sınırsız yediğim çilek kurusu sayesinde bıraktım. Aylarca canım başka şeyler istediyse de yemedim yalan değil ama birgün bir de baktım ki artık o kadar da istemiyorum. Bir tatilde çok sevdiğim bir tatlıyı yemeden gitmeyeyim dedim ve de tadı bende eskisi gibi bir etki yaratmadı. Şeker çok gururlu. Siz onu bıraktığınızda ve belli bir süre gerçekten ara verdiğinizde bir de bakıyorsunuz o da sizi bırakmış. Şekeri bırakan herkesin söylediği şeydir bu. Yani  demem o ki sabırlı olursanız tünelin ucunda bir ışık olduğu garanti.

Ben rafine şekerle aramdaki husumeti hurma ve çilek kurusu ile atlatırken meyvelerle de aram eskisi kadar kötü olmamaya başladı. Eskiden marketten dolaba oradan çöpe yollanan meyveleri artık abartmadan ama ara ara yemeye başladım. (Meyve dahi tüketmeyenler de var yani sadece rafine değil tüm şekerleri bırakanlar, bu da bir seçenek. Ben o yolu seçmedim ama yol bir şekilde oraya doğru götürdü beni). Böylece meyve hurma-kuru çilek ekibine yardıma geldi ve hurmadan uzaklaşmaya, evde bitince almayı unutmaya başladım. Aylar bu şekilde geçti. Bu süre zarfında acıkınca gözüm dönmemeye, cildim güzelleşmeye, az buçuk kilo kaybetmeye başladım. Kendimi daha iyi hissediyordum. Ardından Jersey'e taşındık. Çalışmadığım için internette araştırma yapacak daha fazla vaktim vardı artık. Bir de baktım ki evde şekersiz cheesecakeler, kahve yanına atıştırmalıklar, çikolatalar ve pıudingler yapmaya başlamışım. Eskisi kadar tatlı arayışım yok, yaptığım tatlıları da belki haftada bir belki daha seyrek olarak tüketiyorum. Bir anda artan meyve, hurma vs düşkünlüğüm de geçti. Şekeri bırakmadan önceki alışkanlıklarıma döndüm ve sadece rafine şeker hayatımdan çıkmış gibi. Ve bugün bir de baktım ki rafine şekerle yollarımızı ayıralı tam bir sene olmuş! Şekersiz hayatımdan çok memnunum. Niyetlenenlere şiddetle tavsiye edilir.




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder