Tatil planlamamızın bir diğer aranılan vasfı da içinden tren geçmesiydi (tren sevdalısı bir evlat olduğundan dolayı) Üstelik bir kısmında güzel denizlerde yüzebilme şartımız da vardı (bu denizde balık gibi yüzmezse onıu yaz tatili saymayan bendenizden geliyordu). Bir de oğlumuza Venedik'i göstermek istiyorduk. Ayrıca Bologna'yı da merak ediyorduk. Sonuç olarak Fransa rivierasından başlayıp İtalya'nın Puglia bölgesinde son bulan uzun bir yol çizdik önümüze.
Fransa (7 gün) ve Venedik-Bologna (3 gün) kısımlarını anlatacak çokca yazıya ulaşmak mümkün. Vakit bulabilirsem ben de üç beş satır yazmak istiyorum. Ama önceliğim Puglia (5 gün) çünkü oraya ait Türkçe yazı daha az. Bologna ve Venedik için söylemem gereken tek detay buraların aslında baharda daha keyifle gezilebileceği olabilir. Biz gezi listemize Bologna bir turu da bahar ayları için ekledik bile. Fransız rivierasını ise artık yeterince gördüğümüzü düşünüyoruz. Havalı plajların büyüsünün birkaç seferde geçip gittiğini söyleyebilirim. En azından bizim için öyle oldu.
Gelelim Puglia bölgesine...
Ulaşım
Öncelikle bu bölgeye ulaşım için Bari'deki havaalanını kullanabilirsiniz. Biz bir çılgınlık yaptık ve Bologna'dan araba kiralayıp yaklaşık 7 saat süren bir araba yolculuğu tercih ettik. Bunun nedeni yukarıda belirttiğim gibi önce Bologna'yı görmek ve yolda da merak ettiğimiz yerlere bakmak idi. Gel gör ki otobandaki 130 km hız sınırı ile karşılaştırınca sahilden (bazı yerde 50 bazı yerde 90 km hız sınırı vardı) gitmeye üşendik ve deniz kıyısına eser miktarda girip sağa sola bakarak yolun büyük kısmını paralı otobanda katettik. Yine de araçla ilerlemek bize tren yada uçağa nazaran daha büyük konfor sağladı. O günü bir yere yetişme stresi olmadan rahat geçirdik. Türkiye'den Bari'ye uçakla giderseniz sonrası için mutlaka araç kiralamanızı önereceğim. Eğer bu bölgeyi layıkıyla gezmek istiyorsanız araba şart. Ben Puglia bölgesini İzmir-Çeşme taraflarına benzettim. Yerli turistin çok olduğu, mekanların birbirlerine uzak ve arada pek de toplu ulaşımın olmadığı ve Avrupa'da pekçok tatil bölgesinin aksine bolca ücretli plajın olduğu bir bölge. Sahil otellerinde genelde otopark var. Eğer şehir merkezlerine inerseniz bolca park yeri bulabilirsiniz. Ammaaa her bölgenin park yoğunluğu olduğu saatler var. Gezmeden önce araştırmak şart. Mesela Monopoli yada Lecce gibi yerli turistlerin yemek yemek için akın ettiği bir bölgeye gidecek iseniz otopark konusunu ciddiye alın. Akşam 7-8 sularında park yeri bulmada sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bizim Monopoli'ye her gidişimizde şehir merkezindeki meydanın çevresinde birkaç tur atmamız gerekti. Aç karnına atılan bu turların evlilik hayatını ve aile birliğini nasıl tehdit edebileceğini anlatmama gerek yok sanırım. Otopark ücreti ödenen saatlerde otomatlardan ödeme yapıyorsunuz. Alberobello için ise sabah saat 9:00 dan akşamüzerine kadar otoparklarda yoğunluk oluyor imiş.
Gezilesi Yerler
Alberobello - Locorotondo
Ben yola Trulli için çıkmıştım. Dolayısıyla gezi için önceliğim de Trulli evlerinin olduğu Alberobello oldu. Ammaaa tabi ki önden okuduğum gezi yazıları Trulli evlerinin özellikle yazın ziyaretçi akınına uğradığını ve otoparktan başlayarak kalabalığın sıkıntı yaratabileceğini söylüyordu. Sabah 9 dan önce gidip park etmeyecekseniz akşamüzerini tercih edin. Biz öyle yaptık hatta öncesinde de Locorontodo'ya uğradık. Bu minik beyaz ev kasabasının sokakları o kadar dar ki hiç güneş ışığına maruz kalmadan rahatça gezebilirsiniz. Tabi ki siesta saatlerinde her yer aşırı sakin olacaktır şaşırmayın. Yine de açık olan cafeler dondurmacılar tek tük de olsa varlar. Biz 3 gibi Fasana'daki otelden ayrılıp arabayla önce Locorontondo sokaklarında dolaştık. Zaten miniminnacık bir eski şehir bölgesi var. Sürekli karşılaştığımız İtalyan bir teyze pusetinde uyuyan oğlumla ilgili birşeyler söyleyip durdu. Gülümsedim sorry falan dediysem de benim İtalyan olduğuma dair hiç şüphesi yoktu ve hiç durmadan konuştu. Bir noktadan sonra anlamadığımı da söyleyemek iyice utanç verici oldacağından gülümseyip kafa sallayarak uzaklaştım.
Karşımıza çıkan iki küçük kiliseye de bir göz attıktan sonra hava biraz daha serinlerken Alberobello'ya doğru yollandık. Araba ile 15 dk lık bir yol gittikten sonra Alberobello'nun meşhur evlerine vardık. Yemek planımızı Monopoli'de yaptığımız için sadece evler arasında dolaşıp güzel fotograflar çektik ve tabi ki dondurma yedik. İtalya'da iki şey sizi pek fazla hayal kırıklığına uğratamaz 1-tratoria lar (bunu az sonra anlatacağım) 2-dondurmacılar
Trulli evlerinin bulunduğu ana caddenin sonunda bir kilise ve minik bir park var. İçinde çocuk parkı olan bu alanda canlı müzik ve yiyecek arabaları vardı. Yine bölgede iyi restaurantlar da olduğunu okumuştum. Ama bizim için fazla turistik bir bölge idi bu nedenle burada yememeyi tercih ettik.
Monopoli - Lecce
Bu iki tarihi mekanın da görülmesi gerekir. Ancak hernekadar Lecce için güneyin Floransa'sı deseler de benim için Monopoli çok başka bir yere sahip oldu. İkisinin de ortak özelliği taş yolları, meydanları ve sokaklara taşan masalarıyla lezzetli trattoriaları diyebilirim. Kendinizi (eğer eteğinizde bızırdanan bir çocuk yoksa sokaklarda kaybedebilirsiniz.
Bu iki mekanda da sokaklar akşam saat 19:00 dan itibaren canlanıyor. Eğer ünlü ve beğenilen bir trattoria da yemek isterseniz rezervasyonu birgün öncesinden yapmanız gerekir. Aynı gün gündüzün büyük kısmında siestada olduklarından telefonla ulaşmak mümkün olamıyor. İtalyanca bilmiyorsanız rezervasyon için oteldekilerden yardım isteyin. Ayrıca ben özellikle yerli turistin çok gittiği bölgelerde restaurant konusunda otelden de tavsiye almayı tercih ediyorum. Seyahat sitelerinde yeterince ve güncel yorum olmayabiliyor.
Lecce
Monopoli
Yeme - İçme yada Trattoria - Osteria
İtalya'da özellikle Puglia bölgesinde en çok karşınıza çıkan tabelalar Trattoria ve Osterialar oldu. Dışarıdan baktığınızda pek fark görünmeyen bu iki restaurant tipinin farkı trattoriaların zengin menülere sahip aile işletmeleri, osterialarınsa içki yanında aperatif alınan, daha basit belki İspanyolların tapaslarına benzer bir menüsü olmasıymış. Ama benim tecrübe ettiğim osteriaların da menüleri gayet zengindi. İtalyanların zengin şarap kültürlerine rağmen yemeksiz içmek gibi bir alışkanlıkları pek olmadığından osterialar da gayet zengin menülere sahipler. Osterialarda günlük değişen menüler de olabiliyor, garsonlar sözlü olarak anlatıyorlar. Biz içi ricotta peynirli kabak çiçeği, domates soslu köfte, ev yapımı patates ve içi peynir dolgulu ravioli söyledik. Puglia deniz kıyısı bir bölge olduğu için çoğu restaurantın menüsünde zengin deniz mahsülleri tabakları bulabilirsiniz. Biz de her akşam deniz mahsülü yedikten sonra farklı birşey denemek istedik, bu osteriayı da o nedenle tercih ettik. Birçok yerde İngilizce menü yoktu ama garsonlar ellerinden geldiği kadar açıklıyorlar. Ayrıca mekanlara oturmadan önce menüye göz atmak soru sormak ayıp yada garip karşılanmıyor. Aşina olmadıklarınızı mutlaka sormanızı tavsiye ederim. Menülerdeki yemek çeşitleri her bir grup için (başlangıç, birinci ana yemek ve ikinci ana yemek şeklinde 3-5 adet olduğundan ne yiyeceğinize karar verip öyle oturmakta fayda var. Biz taştan yumuşak herşeyi yeriz mottosundan hareketle beğendiğimiz her yere daldık. İtalya'da çocukla gezerken acaba onun yiyeceği birşey bulur muyum derdi de yok makarnayı koyduk önüne hepsini bayıla bayıla bitirdi. Bazı restaurantlarda ikram olarak kavun gibi kesilmiş ama tadı salatalığa (bknz. resim 1) benzer bir sebze getirdiler (sadece Puglia'ya özgü imiş) bizim oğlan ona da bayıldı
Osteria yemekleri
Trattoria yemekleri:
İtalyanlar başlangıç ve iki ana yemek çeşitlemesine göre yiyorlar. Bu bizim için eğer birçok farklı tadı da denemek istiyorsak kişi başı 2 ana yemek fazla gelebilir. Garsondan ana yemekleri ortaya getirmesini isteyebilirsiniz. Böylece hem 1.ana yemekteki makarna çeşitlerinden hem de et-deniz mahsülü-tavuk grubundan tadabilirsiniz. Puglia bölgesi midye ve deniz böcekleri konusunda inanılmaz bir yelpazeye sahip ve kesinlikle bizim damak tadımıza uygun.
Bu yazıyı yazarken telefonumdaki onlarca yemek fotografından en estetik olanları seçtim ama bunların kat be kat fazlası sizi bekliyor Puglia'da. FourSquare yada Tripadvisor dan da bakıp mekan seçebilirsiniz. Ben son gittiğimiz yerde tripadvisorda görüp beğendiğim yemek fotograflarını garsona "ahan da bunu istiyoruz" diyerekten göstererek sipariş verdim. Aksi takdirde menüdeki açıklamalarla yetinerek seçmeniz gerekiyor ki her zaman yeterli değil bence. Yan masanın yemeğinde gözünüz kalmaması için internette bir ön çalışma yapabilirsiniz.
Unutulmaması gerekenler, Free wi-fi Puglia'da çok yaygın değil. Bu nedenle nasılsa bulurum diye güvenmeyin ya kendi hattınızdan yada buradan satın alacağınız hazır kart türevi bir hattan internet erişimi sağlayın.
Bizim hem Fransa hem İtalya da olduğumuz dönemde inanılmaz derece sivri sinek vardı. Yanınıza alacağınız ilaçlara sivrisinek koruyucusu yada kaşıntıyı önleyen krem türevi birşeyler almakta fayda var. Puglia 'ya yolculuk için bavul hazırlarken özellikle eczanelerde İngilizce bilen birini bulamayacağınızı düşünerek temkinli davranın.
Eğer denize girmek istiyorsanız plajları araştırırken ücretli olabileceklerini hesaba katın. Genelde lido dedikleri paralı plaj oluyormuş. Bizim otelimiz deniz kıyısındaydı ve Fransa'da denize doymuştuk, ayrıca oteldeki deniz suyu havuzundan çıkmak istemeyen bir çocuğumuz da olduğu için plaj için başka bir yer aramadık. Şayet kumlu plaj olsun istiyorsanız çok fazla seçeneğiniz yok. Lecce taraflarında varmış. Ama her halükarda uzun ve geniş kum plajlar bu bölgeye has bir özellik değil. Sicilya'nın bu konuda daha zengin olduğunu söyleyebilirim.
Bu gezide en çok faydalandığım blog:
Çocukla İtalya Tatilinin Faydaları
- Öncelikle tabi ki yemek olayı çok rahat. Pizza ve makarna günü kurtarıyor. Ayrıca plastik kutularda soyulmuş, doğranmış meyveler satan yerler de oldukça yaygın. Dondurmaları söylemiyorum bile.
- İtalyan aileler için dışarıda ailecek yemek yemek çok yaygın bir alışkanlık. Böyle olunca çocuğunuzla gittiğiniz restaurantta size ters ters bakan kimse olmuyor.
- Şimdiye kadar gittiğim tüm İtalyan şehirlerinde halkın akşam yemeğinden sonra arzı endam edip dondurmasını lüpleteceği meydanlar yada araç trafiğine kapalı taş yollar vardı. İtalyanların yazın sokakta sosyalleşmek gibi bir alışkanlıkları da olduğundan portatif sandalyesini atıp sohbet edenler, banklara yayılanların çocuklarının koşuşturması son derece normal karşılanıyor.
- Tarih sokaklara taştığından müzelerde gezmeden de çocuğunuzla rahatça kültür turu yapabilirsiniz.
- Meydanlardaki restaurantlarda açık alanda yemeğinizi yerken çocuğunuz da diğer çocuklarla birlikte oynayabilir.
-Gündüz siestadan sonra açılan mekanlar çok geç saatlere kadar açık olduğundan otelinize erkenden dönüp enerjisi tavan yapmış evladınızla başbaşa kalmak gibi bir derdiniz olmayacaktır.